Mihrimah Sultan Camii
Mihrimah Sultan Camii
Kanûnî Sultan Süleyman tarafından kızı Mihrimah Sultan adına yaptırıldığı kabul edilen külliyenin inşasına 1540’ların ilk yıllarında başlanmış, cami kitâbesine göre 954’te (1547) tamamlanmıştır.Mihrimah Sultan Camii, Üsküdar iskele meydanında Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan için Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Ayrıca Mimar Sinan’ın erken dönem eserlerindendir.
Kubbesi üç yanından yarım kubbelerle desteklenmiştir, ama ön cephede yarım kubbe yoktur. Mimar Sinan’ın mimarbaşı olduktan sonra Şehzade Külliyesi ile eş zamanlı olarak inşa ettiği ilk önemli yapı gruplarından biri olan külliye, cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret-tabhâne ve han yanında su yolları, çeşme, hazne ve helâ gibi tesislerden oluşmaktaydı. Ancak sonraki dönemlerde külliyeye iki türbe ve muhtemelen bir çifte hamamla varlığı gravürlerden tesbit edilebilen ahşap bir kasır ve muvakkithâne eklenmiş, fakat bunlardan imaret-tabhâne, han, kasır ve muvakkithâne zamanla ortadan kalkmış, yakın yıllara kadar hizmet veren çifte hamam ise restorasyon sırasında mağaza haline dönüştürülmüş ve özelliklerini kaybetmiştir.
Sultantepe’nin eteğinde yer alan külliyede yapılar topografyadan dolayı kuzey-güney doğrultusunda dağınık şekilde yerleştirilmiştir. Binaların hemen hemen ortasında bulunan cami ve medrese, önündeki sahil yolundan yaklaşık 2 m. yükseklikteki geniş bir dış avlu içinde, han bunların kuzeyinde, sıbyan mektebi ve çifte hamam ise güneyde yer almıştır. İmaret-tabhâne binasının yeri ise tam olarak tesbit edilememiştir. Cami, medrese ve türbelerin yer aldığı dış avluya merdivenle çıkılan kapıdan ulaşılmaktadır.
Mihrimah Sultan Camii Mimarisi
İskele Camii olarak da tanınan ve külliyenin çekirdeğini teşkil eden cami, merkezî kubbeyi üç yönde destekleyen yarım kubbelerden oluşan harim kısmı ile beş kubbeli son cemaat yeri ve bunu üç yönde çeviren ikinci bir son cemaat mahallinden meydana gelmektedir. Dikdörtgen plana sahip olan harimde merkezî kubbe ve yarım kubbeler yonca planlı pâyeler ve duvarlara basan sivri kemerlerle taşınmakta, köşelerde oluşan boşlukları ise küçük kubbeler örtmektedir.
Pencere sayısının yeterli olmaması sebebiyle son derece loş olan harimde dikkati çeken en önemli özellik, Mimar Sinan’ın Şehzade Camii’nde uyguladığı dört yarım kubbeli merkezî şemadan farklı bir tasarıma yönelmiş olmasıdır. Büyük bir ihtimalle topografyadan dolayı tercih edilen bu düzen, taçkapıdan sonra ana kubbenin altına geçişle hemen mekânın kavranmasını sağlayan etkiyi de beraberinde getirmiştir. Bu açıdan cami, Mimar Sinan’ın sonraki yapılarında yoğunlaşacağı mekân araştırmalarının başlangıcı kabul edilebilir.
Caminin kıyıda dar bir alan üzerinde inşa edilmesi klasik revaklı bir avlu şekillenmesine imkân vermemiştir. Ayrıca dıştaki şadırvanı da içine alan ahşap örtü sistemiyle kapatılan ikinci bir son cemaat yeri kuzey rüzgârlarına açık olan yapıda mekânı değerlendiren ve aynı zamanda önemli bir yol güzergâhı olan bu yerde her vakit yoğun cemaat olabilmesi için iyi bir çözümdür. Böylece Boğaziçi’nin başlangıç noktasındaki bu önemli merkezde kıyı ve denizle olağan üstü bir panaromik yerleşim sağlanmıştır. Bu etkili mimariyle Sinan, güçlü bir sanatkâr olmanın yanında iyi bir şehir plancısı olduğunu daha kariyerinin ilk yıllarında ortaya koymuştur.
Cami, tasarım ve yerleşimdeki başarısına karşılık nisbetleri bakımından her ne kadar geometrik biçimlenişte son derece yalın çizgilere sahip olsa da özellikle son cemaat yeri ağır görüntüsü ile bulunduğu alana bütün yüküyle çökmüş izlenimi uyandırır. Sultan camilerine has çifte minaresi de görünümü bakımından ağırlığı arttıran unsurlar arasındadır. Minarelerden sağ taraftakinin daha ince ve yüksek olması devir farklılığını düşündürmektedir.
Mihrimah Sultan Camii Hikayesi
Kanuni Sultan Süleyman’ın en sevdiği kız çocuğunun Mihrimah Sultan olduğu bilinmektedir. Mihrimah sultanın annesi ise Hürrem Sultandır. Annesi öldükten sonra babasına pek çok devlet işinde Mihrimah Sultanın danışmanlık yaptığı da söylenmektedir.
Mihrimah Sultan hayır işleri yapmayı severdi. Mihrimah Sultan Camisinin yapımını da bizzat Mimar Sinan’dan istemiştir. Caminin şeklini ve nerede yapılacağını ise ünlü mimara bırakmıştır.
Mihrimah ismi Farsça bir isimdir ve Güneş ve Ay anlamına gelmektedir. Rivayete göre Mimar Sinan Mihrimah Sultan’a aşıktı. Aşkına karşılık bulamayan mimar aşkını Mihrimah Sultan cami ile anlatmıştır.
Caminin yapımından 500 yıl geçmesine rağmen cami hala sağlam bir şekilde ayakta durmaktadır.
Nisan ve Mayıs aylarında Bayezid yangın kulesinden veya o bölgedeki yüksek bir noktadan İskele Camii’sine doğru bakıldığında; sabah gündoğumunda İskele Camii’nin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise (Hicrî takvime göre her ayın 14’ünde) ayın doğuşu izlenebilmektedir. Aynı kuleden batı ufkuna Edirnekapı istikâmetine doğru bakılır ise; Mihr-î Mah Sultan Edirnekapı Külliyesi’nde de, sabah ayın akşam da güneşin batışı izlenebilmektedir. Onun için Mihr-î Mah Güneş ve Ay manasına gelmektedir.
Nasıl Gidilir ?
Caminin bulunduğu alana toplu taşıma araçlarıyla ulaşmak oldukça kolay. Avrupa yakasından ulaşmak için Eminönü veya Beşiktaş’tan kalkan vapurları tercih edebilirsiniz. Marmaray ile ulaşmak isterseniz Üsküdar durağında inmeniz yeterli. Anadolu yakasından ulaşmak için Üsküdar-Çekmeköy metro hattını kullanabileceğiniz gibi, Üsküdar Meydana giden otobüsleri de kullanabilirsiniz.